Mustafa ARSLAN
Köşe Yazarı
Mustafa ARSLAN
 

BİZ BU FİLM’İ DAHA ÖNCE GÖRMÜŞTÜK

                                             (siyasi tarihimizden bir hatırlatma)          Geçmişteki Demokrat Parti ile bu gün onun çizgisinde olduğunu ifade eden Demokrat parti veya demokrasi anlayışı arasındaki farklılıklar 1950 ve sonrasındaki DP. Siyaset anlayışı aynı değildir. Ne var ki bugün bu rolü başka siyasi oluşumların aldığı görülmektedir. DP iktidarı sırasında Türk siyasi hayatına yeni bir dinamizm gelmiş, üretim artmış, hızlı büyüme ve gelir artışı sağlanmış, aktif bir dış politika uygulanmıştır. Ancak DP’nin özellikle 1954 seçimleri sonrasında, iktidara yerleşerek özgürlükleri kısıtlayıcı bir takım politikalar uyguladığı da bilinen bir gerçektir. DP kurulduğu tarihten itibaren iktidardaki CHP’ye devlet imkanlarını kendi çıkarına kullanmak ve muhalefete karşı haksız avantaj sağlamak gibi suçlamalar yöneltmiştir1 . Bu yönde yoğun bir propaganda yürüten DP’yi özgürlükçü, yenilikçi ve demokrat söylemleri iktidara taşımıştır. Ancak iktidara geldikten sonra bu yönde büyük değişikliklerin yapıldığını söylemek mümkün değildir. 1946 yılında meclis içinde doğan DP ‘nin lider kadrosu CHP’nin içinden çıkmıştır. Uzun yıllar tek partili siyasi ortam içerisinde siyaset yapmış olan DP’li yöneticilerin ülke genelinde aldıkları destek çoğunlukla ilk kez siyasete katılmış kişilerden oluşmuştur. Tek parti döneminde sıkıntı çekmiş ve CHP’ye büyük bir öfke duyan bu kitle, DP’nin yerel örgütlerini oluştururken DP iktidarını da intikam almak için bir fırsat olarak görmüşlerdir. Bu konuda zaman zaman eleştirilere maruz kalan Adnan Menderes aynı zamanda parti içi muhalefetle uğraşmak zorunda kalmış ve CHP’ye karşı sert önlemler almaya başlamıştır2 . DP, 1953 sonunda “CHP’nin Haksız İktisaplarının Hazineye Devri” ni öngören bir yasa çıkartıp uygulamaya koymuştur. 1950 öncesinde en çok eleştirilen konu radyonun hükümet tekelinde kullanılması iken, 1950-1954 döneminde devlet radyosunu DP tekeline almıştır. Yasalardaki anti-demokratik öğeleri ayıklamayı vaat ederek iktidara gelen DP bu konuda özellikle basına karşı hoşgörülü davranmayı başaramamış, eleştirilere tahammül gösterememiştir. 1953 ceza kanunu değişikliği ile bakanların basında küçük düşürülmesine karşı yaptırımlar uygulanmıştır3 . Basına ve üniversitelere yönelik baskıcı politikalar, ceza yasasının ağırlaştırılması vb. uygulamalar DP’nin daha demokratik ve daha özgür Türkiye idealinden giderek uzaklaştığını ortaya koymaktadır. Bu anti-demokratik uygulamalar başlangıçta bu vaatlerinden dolayı DP’yi desteklemiş olan aydınların da kısa sürede uzaklaşmasına neden olmuştur. CMP’nin, CHP ile işbirliği yapma ihtimali gündeme gelmişti. Bu durum bir çok eleştirilere yol açarken DP’nin de tepkisini çekmiştir. 1954 seçimleri neticesinde Meclis’teki sandalyelerin %93’ünü (508 milletvekili) DP parti kazanmıştır. Seçimlerin hemen ardından ise DP’ye oy vermeyen illerle ilgili yeni düzenlemeler yapıldı. Önce, CHP’ye oy veren Malatya ikiye (Malatya ve Adıyaman) bölündü. Mevcut beş milletvekilliğinin hepsini CMP’nin aldığı Kırşehir, 30 Haziran 1954’te -DP’li milletvekillerinin oylarıyla- özel bir kanun ile ilçe haline getirildi. 1954 seçimlerinin ardından DP’nin iktidardaki tavrı giderek sertleşirken arka arkaya birçok baskıcı uygulama birbirini takip etti. Memurların siyasi haklarının kısıtlanmasının ardından, yargıçların ve profesörlerin erken emekli edilmesini ve memurların görev sürelerine bakılmaksızın işten çıkarılmasını sağlayan yasalar çıkartıldı. En ağır tedbirler ise bu uygulamaları eleştiren basına yönelik alındı7 . 1954 yılının sonlarına doğru dönemin ünlü gazetecilerinden Hüseyin Cahit Yalçın, Bedii Faik, Cemal Sağlam, Fuat Arna gibi isimler tutuklanırken Nihat Erim ise para cezasına çarptırıldı1957 Genel Seçimleri sürecinde DP - Muhalefet-Basın İlişkileri: 1956 Nisan’ında Gaziantep mitingi ile yeni bir strateji ortaya koyan Menderes’in muhalefet ve basına yönelttiği eleştiriler, gelecekteki uygulamaların adeta habercisi olmuştur. Kısa bir süre sonra belli aralıklarla toplam yirmi üç yargıç emekliye sevk edildi Yargıtay Başkanı, Yargıtay üyeleri ve Cumhuriyet Başsavcısı’nın da aralarında bulunduğu bu uygulama muhalefetin ve basının tepkilerine yol açtı. 1950 öncesinde DP’ye büyük destek veren gazetelerin büyük çoğunluğu, bir süre sonra muhalefetin sesi haline geldi.
Ekleme Tarihi: 03 Mart 2023 - Cuma

BİZ BU FİLM’İ DAHA ÖNCE GÖRMÜŞTÜK

                                             (siyasi tarihimizden bir hatırlatma)

         Geçmişteki Demokrat Parti ile bu gün onun çizgisinde olduğunu ifade eden Demokrat parti veya demokrasi anlayışı arasındaki farklılıklar 1950 ve sonrasındaki DP. Siyaset anlayışı aynı değildir. Ne var ki bugün bu rolü başka siyasi oluşumların aldığı görülmektedir.

DP iktidarı sırasında Türk siyasi hayatına yeni bir dinamizm gelmiş, üretim artmış, hızlı büyüme ve gelir artışı sağlanmış, aktif bir dış politika uygulanmıştır. Ancak DP’nin özellikle 1954 seçimleri sonrasında, iktidara yerleşerek özgürlükleri kısıtlayıcı bir takım politikalar uyguladığı da bilinen bir gerçektir. DP kurulduğu tarihten itibaren iktidardaki CHP’ye devlet imkanlarını kendi çıkarına kullanmak ve muhalefete karşı haksız avantaj sağlamak gibi suçlamalar yöneltmiştir1 . Bu yönde yoğun bir propaganda yürüten DP’yi özgürlükçü, yenilikçi ve demokrat söylemleri iktidara taşımıştır. Ancak iktidara geldikten sonra bu yönde büyük değişikliklerin yapıldığını söylemek mümkün değildir. 1946 yılında meclis içinde doğan DP ‘nin lider kadrosu CHP’nin içinden çıkmıştır. Uzun yıllar tek partili siyasi ortam içerisinde siyaset yapmış olan DP’li yöneticilerin ülke genelinde aldıkları destek çoğunlukla ilk kez siyasete katılmış kişilerden oluşmuştur. Tek parti döneminde sıkıntı çekmiş ve CHP’ye büyük bir öfke duyan bu kitle, DP’nin yerel örgütlerini oluştururken DP iktidarını da intikam almak için bir fırsat olarak görmüşlerdir. Bu konuda zaman zaman eleştirilere maruz kalan Adnan Menderes aynı zamanda parti içi muhalefetle uğraşmak zorunda kalmış ve CHP’ye karşı sert önlemler almaya başlamıştır2 . DP, 1953 sonunda “CHP’nin Haksız İktisaplarının Hazineye Devri” ni öngören bir yasa çıkartıp uygulamaya koymuştur. 1950 öncesinde en çok eleştirilen konu radyonun hükümet tekelinde kullanılması iken, 1950-1954 döneminde devlet radyosunu DP tekeline almıştır. Yasalardaki anti-demokratik öğeleri ayıklamayı vaat ederek iktidara gelen DP bu konuda özellikle basına karşı hoşgörülü davranmayı başaramamış, eleştirilere tahammül gösterememiştir. 1953 ceza kanunu değişikliği ile bakanların basında küçük düşürülmesine karşı yaptırımlar uygulanmıştır3 . Basına ve üniversitelere yönelik baskıcı politikalar, ceza yasasının ağırlaştırılması vb. uygulamalar DP’nin daha demokratik ve daha özgür Türkiye idealinden giderek uzaklaştığını ortaya koymaktadır. Bu anti-demokratik uygulamalar başlangıçta bu vaatlerinden dolayı DP’yi desteklemiş olan aydınların da kısa sürede uzaklaşmasına neden olmuştur.

CMP’nin, CHP ile işbirliği yapma ihtimali gündeme gelmişti. Bu durum bir çok eleştirilere yol açarken DP’nin de tepkisini çekmiştir. 1954 seçimleri neticesinde Meclis’teki sandalyelerin %93’ünü (508 milletvekili) DP parti kazanmıştır. Seçimlerin hemen ardından ise DP’ye oy vermeyen illerle ilgili yeni düzenlemeler yapıldı. Önce, CHP’ye oy veren Malatya ikiye (Malatya ve Adıyaman) bölündü. Mevcut beş milletvekilliğinin hepsini CMP’nin aldığı Kırşehir, 30 Haziran 1954’te -DP’li milletvekillerinin oylarıyla- özel bir kanun ile ilçe haline getirildi. 1954 seçimlerinin ardından DP’nin iktidardaki tavrı giderek sertleşirken arka arkaya birçok baskıcı uygulama birbirini takip etti. Memurların siyasi haklarının kısıtlanmasının ardından, yargıçların ve profesörlerin erken emekli edilmesini ve memurların görev sürelerine bakılmaksızın işten çıkarılmasını sağlayan yasalar çıkartıldı. En ağır tedbirler ise bu uygulamaları eleştiren basına yönelik alındı7 . 1954 yılının sonlarına doğru dönemin ünlü gazetecilerinden Hüseyin Cahit Yalçın, Bedii Faik, Cemal Sağlam, Fuat Arna gibi isimler tutuklanırken Nihat Erim ise para cezasına çarptırıldı1957 Genel Seçimleri sürecinde DP - Muhalefet-Basın İlişkileri: 1956 Nisan’ında Gaziantep mitingi ile yeni bir strateji ortaya koyan Menderes’in muhalefet ve basına yönelttiği eleştiriler, gelecekteki uygulamaların adeta habercisi olmuştur. Kısa bir süre sonra belli aralıklarla toplam yirmi üç yargıç emekliye sevk edildi Yargıtay Başkanı, Yargıtay üyeleri ve Cumhuriyet Başsavcısı’nın da aralarında bulunduğu bu uygulama muhalefetin ve basının tepkilerine yol açtı. 1950 öncesinde DP’ye büyük destek veren gazetelerin büyük çoğunluğu, bir süre sonra muhalefetin sesi haline geldi.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve burdurilkadim.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.