Kudüs tarihte çok önemli bir yere sahip olan kutsal bir şehirdir. Müslümanlar için Mekke ve Medine’den sonra 3. Kutsal şehir olarak bilinir. Şehir uluslar arası bir öneme sahip nedeni ise üç semavi din için kutsal kabul edilmesidir.
Müslümanlar için önemi; peygamber efendimizin Kudüs’te bulunan Mescidi Aksa’da göğe yükselmesi, Yahudiler için önemi; Hz. Süleyman döneminde yapılan tapınağa ait olduğuna inanılan Ağlama Duvarı’nın burada yer alması ve bu yüzden Yahudiler burayı inançlarının en kutsal mekanı olarak kabul etmesi, en son Hristiyanlar ise Kudüs’te bulunan Kutsal Kabir Kilisesi’nde İsa peygamberin çarmıha gerildiğine inanması Kudüs’ün önemini gözler önüne sermektedir. Aslında peygamberimizin ilk kıble olarak Mescid’i Aksa’ya yöneldiği ve Müslümanlar için ilk kez öneminin o zaman başladığını savunan kaynaklarda vardır.
Tarih boyunca Kudüs kimlerin hakimiyetine girdi kısaca anlatmak istiyorum. Kronolojik olarak anlattığımızda kalıcılığı daha çok sağlamış oluyoruz. Özellikle dün itibariyle Kudüs’ yapılan çirkin saldırı sonrası Kudüs’ün tarihini bilmemiz ve düşüncelerimizi daha iyi ifade etmemiz için Kudüs tarihine göz atalım istedim.
Kudüs Eski Ahit’e göre MÖ.1000 yılında İsrail’in kralı Hz. Davut’un Jebusitlerden alması ve burayı başkent yaparak inanç merkezi haline getirmesi ile tarih sahnesine çıktı. İncil’de Hz. Davut’un oğlu Hz. Süleyman İbranice “tanrı” anlamına gelen ‘Yahve’ adına ilk tapınağı yaptırmasıyla Kudüs Yahudilerin merkezi haline gelmiş. Tarihler MÖ.597-586’yı gösterdiğinde ise Babil Kralı Nabukadnezar’ın şehri iki kez fethettiğini görmekteyiz. Fetih sonrasında Yahudileri ise Babil’e sürüp Süleyman Mabedini’de yıktırmıştır. Persler şehri Babil kralından geri aldıklarında ise sürgünde olan Yahudileri tekrar Kudüs’e getirip mabedlerini inşa etmelerine izin vermişlerdir. MS. Romalıların eline geçen şehir mabedin ikinci kez yıkılmasına neden olmuştur. 600 yıl Roma ve sonrasında gelen Bizanslıların egemenliğinde kaldı ta ki 627 de Hz. Ömer’in fethetmesiyle Müslümanların egemenliğine ilk kez girmiş oldu. Tam 14 asır Müslümanların egemenliğinde kaldı. Sadece 1070 yılında haçlılar Kudüs’e 5 sefer düzenleyip kısa bir süreliğine egemen olsalar da 1244 yılında Kudüs Fatihi Selahattin Eyyubi’nin geri almasıyla tekrar Müslümanların egemenliğine girmiş oldu.
1537 den 1917 ye kadar Osmanlı hakimiyetinde kalan şehir İngilizlerin kazanması ile onların egemenliğine girdi. İkinci dünya savaşından sonra 1948’den 1967 ye kadar Kudüs ; Ürdün ve İsrail arasında bölündü. İsrail’in 1967 de Mısır, Ürdün ve Suriye ile girdiği Altı Gün Savaşı’nı kazanması ile Kudüs’ü “İsral’in Ebedi Başkenti” ilan etti.
Uluslararası alanda hiçbir devlet burayı İsrail’in başkenti olarak tanımadı ta ki ABD eski başkanı Trump ‘ın tanıdığını açıklayana kadar. Böylelikle tanıyan ilk devlette ABD olmuş oldu.
İsrail’in uzun vadede düşündüğü ve çoğunu hayata geçirdiği korkunç politikalarından birisi Kudüs’te hızlı bir şekilde Yahudi nüfusunu arttırmak ve bunun için de Yahudi yerleşim birimleri kurdu. Bu birimlere 1967 den itibaren tam 200 bin Yahudi yerleştirdi. Uluslar arası hukuk tarafından bu yerleşim birimleri yasa dışı bulunmasına rağmen İsrail Israrla buna itiraz
ediyor. Şuan Kudüs’ün 850 bin kişik nüfusu var ve bunların yüzde 37 si Arap yüzde 61 ‘i ise Yahudidir.
Karanlığın ılıklığının olmadığı bir karanlık yaşıyor Kudüs’teki Müslümanlar. Onlara yapılan zulüm nedeniyle sebep olanların elbiselerinde kan lekeleri, yemeklerinde kan kokusu eksik olmayacak ve herkesin gururlandığı o uygarlıklar öylesine kan emmeye devam ediyor ki dünya buna sağır ya da sağırmış gibi davranıyor maalesef. Kısaca Müslüman Müslüman’a yeter.